24 Nisan 2011 Pazar

Uzak

Ne çok zaman geçti yazmayalı blogumuza!

Er ya da geç açılacağını bilince uğraşmadım açabilmek için bizim sayfayı. Her ne kadar alakam olmasa da siyasetle, verilen fevri kararların mantık çerçevesine uymadığı sürece kalıcı olamayacağını biliyoruz. Hele canım ülkemde, her şey her an değişime açık, verilen en kesin kararlar, en resmi durumlar, en küçük adımlar, yanlışlıkla yapılan doğrular. Otobüsler yakıldıktan, insanlar öldükten sonra farkına varılan hataları "değişim"den aldığımız güçle çözüyoruz bir şekilde. Olan oluyor, ölen ölüyor, biz yaşamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Birileri çalıyor, diğerleri oynuyor, biz hep bakıyoruz, kim geleceğimizden ne çalmış, kim bunun üstünü örtmek için ne oyunlar oynanmış, onu izliyoruz. Sonra işte, blogumuz açılıyor, sessizce "Oh!" diyip yazmaya başlıyoruz. Kabul ediyorum.

"Yaptıklarını affettim." demek isterdim; ama kızgınım buraya, bu topraklarda yaşayanlara. Bugün her şeyi görmezden gelmeye alışan biz, bir saatlik otobüs yolculuğunu da patlak tekerle gidebiliyoruz. Sessiz, sakin. Ölürsek de ölen ölür, kalan sağlar hep olacak, içinde ben olmasam bile. Öyle değil mi?