Bir sene sonra yeniden izledim Cinema Paradiso'yu...
Salvatore (Toto) filmin sonlarında Giancaldo'ya döndüğünde güçlendiğini, birçok şeyi unutmuş olacağını düşündüğünü ama yanıldığını söylüyor: "Başladığım noktaya döndüm".
Ben de izlemeden önce başka bir kuşkuyu taşıyordum. Belki Salvatore için unutmuş olmak bir kaçış, bir sığınaktı; ama benimki daha çok bir korkuydu. Aynı şekilde etkilenmek istiyordum izlediklerimden.
Salvatore haklıymış. İnsan hiçbir zaman geçmişin izlerini silemiyor. Geçmiş ve ona duyduğumuz özlem her yerde bulabiliyor bizi. Çocukluğun kasabasından gelen bir telefon, kasede çekilmiş kısacık bir film... Hayatımız geçmişin süpüremediğimiz tozlarıyla kaplı bir kar küresi gibi.
Anılara yol vermek içimizden de gelmiyor belki. Toto'nun bu tuzağa düşeceğinden emin, "asla gelme" diyordu Alfredo. Geçmişin özlemine asla yenik düşmemesini öğütlüyordu. Döndüğünde bulduğu geçmişle gerçek geçmişinin de örtüşmeyen çok yanı olacaktı çünkü. Ne yaşıyorsak, yaşıyorken daha güzel. Nostalji yaratacak kadar eskidiğindeyse Özdemir Asaf'ın dediği gibi kulaklar bitmiş oluyor, şarkı sürse de. Toto'nun elinde kalan hiçbir şey yok. Ne sinema, ne sevdikleri. Yalnızca hayaletler.
Yitirilen şeyin eskimemesi bana göre de en büyük çaresizlik.
20 Haziran 2011 Pazartesi
10 Haziran 2011 Cuma
Küçük Hanımın Şarkısı
Uyudu ada vapuru bu gece
Dizlerimde, dizlerimde
Karanlığa karışıyor bir çocuk
Yıldız doldurmuş ceplerine
Ah sevdasız kaldım
Böyle geçmez bu bahar
Gül kokuyor, gül kokuyor
El etti geçti bir deli martı
Yarama değdi kundurası
Küçük hanım dün kırlara kaçtı
Kırıldı yolda sandukası
Böyle geçmez bu bahar
Uzaktan ada vapuru geçiyor
Savuruyor bak dumanını
Yüreğime dokunuyor bu sızı
Dil yarası, dil yarası
Ah sevdasız kaldım
Kalbim şimdi kıyıya vuruyor
El etti geçti bir deli rüzgâr
Küçük hanım hülyaya dalar
Çok eskiden düşlerde gülerdi
Artık onun da geçmişi var
Böyle geçmez bu bahar
Ah sevdasız kaldım
Aklım şimdi kıyıya vuruyor
Ezginin Günlüğü
Dizlerimde, dizlerimde
Karanlığa karışıyor bir çocuk
Yıldız doldurmuş ceplerine
Ah sevdasız kaldım
Böyle geçmez bu bahar
Gül kokuyor, gül kokuyor
El etti geçti bir deli martı
Yarama değdi kundurası
Küçük hanım dün kırlara kaçtı
Kırıldı yolda sandukası
Böyle geçmez bu bahar
Uzaktan ada vapuru geçiyor
Savuruyor bak dumanını
Yüreğime dokunuyor bu sızı
Dil yarası, dil yarası
Ah sevdasız kaldım
Kalbim şimdi kıyıya vuruyor
El etti geçti bir deli rüzgâr
Küçük hanım hülyaya dalar
Çok eskiden düşlerde gülerdi
Artık onun da geçmişi var
Böyle geçmez bu bahar
Ah sevdasız kaldım
Aklım şimdi kıyıya vuruyor
Ezginin Günlüğü
6 Haziran 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)