26 Kasım 2010 Cuma

Gökçen'e..

Geç kaldım bu yazıyı yazmak için. Bak ama, yine de "neyi erken yaptık da" deyip yazmaya başlıyorum. Bir şeyleri nezaket çerçevesine sığdırmaya çalışmak, anlamı sığlaştırmak artık mümkün değil. Yapraklarını çevirdim sarı defterin, şimdi yeni sözcükler de görüyorum. Bir başka 'iklim'e taşınırken de ruhum, nereye giderse gitsin yanında yöresinde seni bulacağını biliyor şimdi. Yeter ki sakızımız olsun ve yağmurda bir bahçe. Acıkırsan, unutursan, yorulursan, curve'ün altında kalırsan seslenmen yeter (sesin çıkmasa da ben duyarım!). Hem 'sesinde ne var' biliyorum galiba.. Sıcacık, ışıl ışıl bir öykü var- henüz on dokuzunda.. Sen de, iyi ki varsın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder