10 Eylül 2010 Cuma

AG-3

      Oh, anneannem yanımda. Ben burada bir şeyler yazarken o benimle küçük sırlarını paylaşıyor: Geçen hafta "Hazır iyiyken..." diye başlayıp bir kilo etten yaprak dolması yapmış. Tezkere bekleyen torununda aklı... Herkesin damağını ayrı düşünüyor, kendini hiç çekinmeden feda ediyor her seferinde. Ne kadar dur desek, tartışsak, korksak sağlığını yitirmesinden; anneannem bu, durmaz. Bayram sabahına çöreğini, benim gelişime Gökçen çorbasını, Sedika gelince hurma tatlısını, Yağız'a özel bulgur pilavını, Emre'ninkine yaprak dolmasını, Serkan'a mantısını hazırlar. Bir hayat düşünün, her sabah akşam yemeğini planlayarak güne başlayan, sıradan sayılabilecek yemeklerden kaçınan... Canım benim..En başından kabullenmiş o, kaderin üstünlüğünü. En büyük mücadelesi evlatlarını büyütmek, yetiştirmek olmuş. Sonra o hızını alamamış, bir de şartlar öyle gerektirince, torunlarını da elinde büyütmüş. Herkeste ama herkeste var emeği. Elinin değdiği en ufak şeye kadar sevgisini, emeğini katışı yok mu, öyle bir kadın benim anneannem. Geçmişini, yaşadıklarını tutmuş içinde, kötü her şeyi sindirmeye çalışıp her adımını merhametle, hoşgörüyle atmış. Belki en doğrusu değil bu, kalbine yazık sonuçta... O kadar biriktirmiş ki... Anlat anlat bitiremez. Küçücük bir alanda kendince kocaman bir dünyası var anneannemin. Dışarı çıkma nedeni "sebzeci" yalnızca. Bana, size, başkasına garip gelebilir tüm bunlar, ama anneannem bir kez daha gelse dünyaya hayatındaki hiçbir şeyi değiştirmez sanki. Daha çok yemek yapabilmek için, sağlığının düzelmesini ister ancak, daha mutlu, huzurlu bir yaşam diler sevdikleri için.. Bu fedakarlık, sevgi... Çok yoruyor kendini, kıyamıyorum. Yoksa anneannemin kocaman kalbine o kadar büyük saygım var ki!
     Gözlerinden okunan sevgisi sarmalıyor beni. Söylemeye, sevgisini göstermeye alışmamışsa da, bilmemizi sağlıyor kendi yollarıyla. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı işte. Bugün elinden öperken, bir zorunluluk, bayram gereği değildi yaptığım. Anneannemi seviyorum ve o el öpülesi, biliyorum.
     Hiçbir zaman onun kadarını yapayacağımdan emin de olsam, sevdikleri için insanın kendinden ödün vermesi gerektiğini, anneannemin koşulsuzca bize sunduklarından öğrendim. Anneannem bir başkadır benim. İnadıyla, tekrar tekrar anlattıklarıyla, paylaşımıyla...
    "Ben ölünce kafamı kesip alın, benim kafam iyi çalışıyor." dedi bugün, bir mutfak deneyimini anlattıktan sonra :)
     Oysa ben kalbinde biriktirdiklerini şimdi onun dilinden dinlemeyi tercih ederim, orada öğrenilecek daha fazla şey var çünkü, eminim.


    Ben... Hep onun kadar masum kalabilsem keşke.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder