7 Ağustos 2010 Cumartesi

Ve İki...

Sonunda ben de kavuşabildim blogumuza. Bekleyiş ve heyecanın hızını hiç kesmediği bu "sıcak" dönemde de bir kaçış umudu, Gökçen'in deyimiyle bir çatı yaratabildiğimiz için mutluyum :)

Şiir olsun mu yine o zaman.. Hatta biraz da tanıdık olsun, sığınabileceğimiz bir şey.

8.10 Vapuru

Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun

Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.

Cemal Süreya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder